İŞİM VE HAYATIM DEĞİL İŞİM HAYATIM DEMELİ


 Bir hayal kurdum. Geçmişten bugüne kim’liğimi sorguladım. Ben kimdim ve ne için yaşıyordum. Dünyaya geldiğimiz ilk günden itibaren hayata dair bir amaç çerçevesinde dolaşır dururuz. Bu amacı bazen başkaları belirler, bazen de biz. Ama sonucunda hazza ulaştığımız amaçlarımız kendi seçimlerimizdir. Çoğu zaman fırsat tanınmadığını düşünürüz kendi amaçlarımızı oluşturmaya oysa kontrol hep bizdedir.


    Bir hayal kurdum, kim olduğumu, amacımı ve ne için yaşadığımı buldum. Hayalim bir şeyler yapabilmekti. Onu ‘bir şey’likten çıkarıp, ona değer katabilmekti. Hayalim üretmekti. İsmi konulmuş bir işi devam ettirmek değil bir işe isim verebilmek, onu başkalaştırmak, yeniden yapılandırmak ve sonuçlandırmaktı. Çünkü işim hayattı ve o hayatın benim olması için, içinde sadece gölgemin olması yetmezdi, ona benim imza atmam gerekiyordu.
     Hayat cesaret uçurumunun ucunda devam eder. Cesaretli olduğumuz sürece üretiriz, ürettiğimiz sürece biziz.’Ben üretemiyorum, izin verilmiyor; ne üretebilirim ki, işim başımdan aşkın; ya da en korkuncu bu benim görevim değil ki!’ düşünceleriyle kaçar birçoğumuz kendini gerçekleştirmekten. Oysa üretmek için ne fazla bir zamana ihtiyacımız vardır, ne izne ne de yetkiye. Üretmek her gün aynı çizgide verilen görevi yerine getirmek değildir. Üretmek, sadece birkaç saniye ayırıp çevreye bakmak, olan bitenlere uyanmaktır. Üretmek etrafında gelişen olaylarla ilgili fikir yürütmektir.

      İş hayatında birçok insan içinde bulunduğu hiyerarşi zincirine saplı kalıp; sadece astına üstünlük kurmaya, üstüne pervane olmaya çalışır. Oysa üretmek yerine göre en alt kademedeki çalışanın en üst mevkidekine fikir verebilmesidir. Fikir veren kim olduğunun farkına varır, kim olduğunun farkına varan ise üretir. Çalışanlarına farkındalık sağlayan örgütler, sırtlarını en emin duvara yaslamıştır. Çünkü insan kendine değer verildiğinin farkındaysa o örgüt onun evidir, yuvasıdır, ailesidir. Onu gelebilecek her türlü tehlikeden koruyacaktır.

     Bir hayal kurdum ve hayalimde hem patrondum hem çalışan. Sonra fark ettim ki hayalim hayal değil. Çünkü her çalışan, ürettiği ölçüde görevinin patronudur. Size fırsat verilmesini beklemeyin, karşınıza çıkan fırsatları fark edin. İşinizin sizin olabilmesi için illaki sermayesinde payınızın olması gerekmediğini unutmayın. Yaptığınız iş ya da konum ne olursa olsun içinde bulunduğunuz örgütün bir parçasısınız. İşinizi sadece para kazanma aracı olarak görürseniz size verdiği mutluluk maaş günleriyle sınırlı kalır. Oysa işimiz, üretmeye başladığımız anda bizi biz yapar, bize değer katar.



MEHRİŞAN YENİKAYNAK

Yorumlar