YANLIZ DEĞİLSİNİZ


Dünya’ da 60 milyon, ülkemizde ise 600 bin şizofreni tanısı almış birey bulunmaktadır. Ülkemizde 2008 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin temel amacı şizofreninin etkisiyle iç dünyalarına kapanan ve kendilerini yalnız hisseden bu bireylerin toplumla bütünleşmesini sağlamaktır.


ŞİZOFRENİ: Duygu, düşünce ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak, kendi dünyasında yaşadığı bir ruhsal hastalıktır.  Şizofreni genellikle 15-40 yaş arasında, çoğunluklada 18-25 yaşlarında her çeşit psikolojik zorlanmayla (stres) başlayabilir. Bazen de hiçbir tetikleyici etken bulunmadan da yavaş yavaş gelişebilir.

BELİRTİLERİ: Çok renkli sanrılar, varsanılar, acayip davranışlarla gelişebildiği gibi çok sinsi yavaş olarakta gelişebilir. Şizofreni çeşitli obsesyon (takıntı), metafizik, abartılı dinsel uğraşlar, korkular ve zorlantılar ya da yorgunluk, halsizlik gibi şikayetlerle başlayabilir.
Sık görülen başlama biçimi ilgi azalması, dikkat dağınıklığı, kendi bedenine ilgi, kendi düşünceleriyle aşırı uğraşma, zamanın akışına aldırmazlık, algı bozuklukları (halüsinasyon), düşüncede dağınıklık ve bulanıklık gibi belirtilerdir.

TEDAVİSİ: Oldukça değişik şekillerde kendini gösteren ve sebebi bilinmeyen bir hastalıktır. Bu yüzden tedavide amaç belirtileri yatıştırmaya ve hastalığın tekrar ortaya çıkmasını önlemeye yöneliktir. Tedavide kullanılan antipsikotik ilaçlar hastada ortaya çıkan belirtileri yatıştırmakta, hastanın günlük yaşama uyumunu arttırmakta, iş verimini yükseltmekte ve hastalığın tekrar ortaya çıkmasını önlemektedir. Kullanılan antipsikotik ilaçların kilo ve uyku artışı, halsizlik, titreme gibi yan etkileri olmakla beraber ilacın kullanılmaması durumunda hastanın ve çevresinin yaşayacağı olumsuzluklar daha fazladır. Hastalık belirtilerinin kontrol altında tutulmasında ilaçların yararları yadsınamayacak kadar önemli bir yere sahiptir.

PSİKOSOSYAL TEDAVİ: İlaç tedavisi, hastalarda belirtileri ortadan kaldırmakta fakat hastanın toplumsal uyumuna yardımcı olamamaktadır. Hastalar kendi bakımını üstlenme, insanlarla ilişki kurma ve bu ilişkiyi sürdürmede güçlükler yaşamaktadır. Bütün bu güçlükleri ortadan kaldırmak için hastanın psikososyal tedaviye ihtiyacı vardır. Ailenin de bu konuda bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekir. Hastaların dayanışma içine girdiği destek grupları bu açıdan oldukça faydalıdır. Bireysel psikoterapilerle hastanın ilişkilerinin düzelmesine ve sosyal ilişkilerin gelişimine yardımcı olunabilir.
            
Oluş nedeni ne olursa olsun şizofrenisi olan hasta, kendi benliğine ve çevresine güvenini ağır derecede yitirmiştir. Bu nedenle insan ilişkilerinden korkar ve kaçar, kendine özgü dünyasına kapanır. Ama bir yandan da insan ilişkilerine gereksinim duyar ve bazen bunu çok yoğun yaşar. Bu gereksinim- korku ikileminde hasta bunu düzenleyemez. İlişki kurmak istedikçe korku artar, korkular arttıkça ilişki kurması güçleşir. Bu bağlamda 2008 yılından itibaren hizmete başlayan Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin önemli katkıları olmaktadır. Konya’ da da Temmuz 2011’ den beri Numune Hastanesine bağlı olarak Toplum Ruh Sağlığı Merkezi hizmet vermektedir. Merkezin temel hedefi yalnızca belirtilerin yatıştırılması değil, hastalığın yıkıcı etkilerini olabildiğince önleyip, kendini toplumun her alanından soyutlamış, içine kapanık, çevresi ile iletişim kuramayan şizofreni tanısı almış hastaların toplumsal uyumunun olabilecek en iyi düzeyde sağlanmasıdır.
   
Merkezde şizofreni tanısı almış hastaların psikososyal yönden güçlenmelerini, özgüvenlerini  geliştirici, hastalıklarını tanıyıcı ve kabullenici eğitimin yanı sıra zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmeleri hedeflenmektedir. Hastalığın etkisiyle kaybolan yeteneklerin çeşitli kurs ve eğitimlerle tekrar kazandırılmasını sağlamak amacıyla Karatay Halk Eğitim Merkezi ile yapılan protokol gereğince Toplum Ruh Sağlığı Merkezi bünyesinde görev yapan kilim dokuma ve el sanatları öğretmeni ve ebru öğretmeni eşliğinde ahşap boyama, kilim dokuma, ebru sanatı yapılmaktadır. Bunun yanı sıra teknolojik gelişmeleri takip edebilmeleri ve teknolojiden yararlanmaları için bilgisayar öğretmeni eğitim vermektedir. İlaçların yan etkilerini azaltmak amacıyla da beden eğitimi öğretmeni görevlendirilmiştir. Kurum bünyesinde çalışan hemşireler ve sağlık memuru da ilaçların kontrolünü sağlamakla sorumludur. Sosyal hizmet uzmanı ve psikolog, hastaların sosyal destek sistemlerini harekete geçirerek tedaviye katkı sağlamakta, hastaların değişim ve gelişim süreçlerinin takibini yapmaktadır. Hastalar tarafından yapılan ürünler Numune Hastanesi ve Karatay Halk Eğitim Merkezi’nin işbirliğiyle düzenlenen sergide halka sunulmuştur.

ŞİZOFRENİ HAKKINDA YANLIŞ İNANIŞLAR

·         Şizofrenler tehlikeli ve saldırgandır.
·         Şizofreninin tedavisi yoktur.
·         Şizofrenler çalışmazlar.
·         Şizofreni, anne babanın hatalı tutumuyla ortaya çıkar.
·         Şizofrenler tembeldir.
·         Şizofrenlerin ne zaman ne yapacakları belli olmaz.
·         Şizofreni karakter zayıflığından ve iradesizlikten dolayı ortaya çıkar. ( Hastalar yeterince çaba gösterseydi bu durumun üstesinden gelebilirdi.)
·         Şizofrenlerin her söylediği şey saçma olacaktır.
·         Mahalledeki şizofrenler çocuklarımıza zarar verebilir.
·         Şizofrenler sanıldığından daha da tehlikelidir.
·         Şizofrenlerin çocukları da şizofren olur.
·         Şizofreni ömür boyunca giderek ağırlaşır.
·         Şizofreni hastaları bir kuruma yatırılmalıdır.



HASTALIĞIN TEKRARLANMASINI ÖNLEME KONUSUNDA HASTA YAKINLARINA ÖNERİLER


  1. Yakınınızın en yakın ve  en devamlı destekçisi olduğunuzu unutmayın.
  2. Yakınınızın hastalığı, teşhisi ve hastalık belirtileri konusunda bilgi edinin.
  3. Yakınızı hasta olarak kabullenin, gösterdiği davranışları size karşı yapılmış kişisel hareketler olarak değil, hastalığın belirtisi olarak görün.
  4. Tutarlı olun, benzer durumlarda aynı şekilde davranmaya çalışın.
  5. Sevecen bir mesafeliliği koruyun, fazla yakınlık da yakınınızı huzursuz edebilir.
  6. Hastanızın durumu kötüleşse bile olumlu yaklaşımınızı sürdürün.
  7. Yakınınızın şu anki işlev düzeyine odaklanın.
  8. Bütün olumlu adımları ve davranışları takdir ettiğinizi gösterin.
  9. Yakınınızın tedavisi ve hastalığın gidişi işe ilgili kayıtlar tutun, belgeleri saklayın.

Yorumlar