Günümüzde iş hayatı tüm dünyada çok stresli bir ortam
haline gelmiştir. Aslında yaşamamız için gerekli olan ve zorluklara karşı başarı sağlamamıza
yarayan stres artınca içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.
Bu ortamda
mücadeleye devam etmek zorunda kalan iş dünyası çalışanları nefes almalarını
sağlayacak, kafalarını dağıtacak, yeniden çalışma gücünü elde ettirecek
faaliyetler aramaya başladılar. Buldular da;
Bunun adına da
rekreasyon dendi. Yoğun baskıdan kurtaracak, tekrar savaşma gücünü elde
ettirecek sihirli formül.
İşte bizim
faaliyetimiz olan dalışta tam burada önem buldu. Kelime manası ile bir şeyi
yaparak öğrenirken eğlenmek, zevk almak, hayat bulmak, canlanmak, yeniden
doğmak olan rekreasyon arayışı adını dalışa verdi.
Dilimize
sportif dalış olarak geçen rekreasyon dalış, iş dünyası insanlarının sığınacak
limanı haline geldi. Gerçekten de
alıştığımız ortamdan farklı olan ve içinde barındırdığı bin bir gizemle
güzelliğini sualtı sevdalılarına sunan deniz bizlere yaşama gücü verdi.
Aslında hepimiz
denize, denizcilerin babası sayılan Kaptan Kusto (Jacques-Yves Cousteau 1910
– 1997) ve onun sualtı belgesellerini izleyerek sevdalandık. Birçoğumuzun
evinde veya işyerinde kendisinin olan bir akvaryumu mutlaka vardır.
Televizyonda belgesel kanallarına abone olarak eşsiz deniz güzelliklerini seyre
daldık. Bizi içine çekiverdi. Ne kadar da zevk aldık izlemekten.
İşte dalarken
bu eşsiz hazzın sizde içindesiniz. Güzellikleri birebir yaşıyorsunuz ve ne
kadarda şanslısınız ki dalıyorsunuz. Çünkü dalmayan arkadaşınıza, eşinize,
çocuklarınıza suyun altında iken yaşadığınız mutluluğu anlatmaya kelimeler
yetmez. Ancak onlar sizin etrafa yaydığınız enerjiden ve tekrar elde ettiğiniz
başarıdan bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu anlayabilirler.
Tüplü Dalış ;
SCUBA
Maviliklere daldığınızda, suyun üstündeki
herşey geride kalacak... Sıkıntılar, üzüntüler, problemler hepsi uçup gidecek.
Yalnızca siz ve çevrenizi saran sualtı dünyasının rengarenk sakinleri kalacak
geriye. Hepimiz, bir kerede olsa palet, maske ve şnorkel
takımlarına şöyle bir göz atıp suyun altını incelemeye çalışmışızdır kimi
zaman, tabii nefesimiz yettiğince. Bu yolla, sualtında saklı güzelliklerin ince
detaylarını da yakalamış olabiliriz ama, o büyüleyici atmosferi derinlemesine
hissedebilmenin yanlızca belgesellerde gördüğümüz inanılmaz canlılarla
tanışabilmenin yolu tüplü dalıştan, “SCUBA” dan geçiyor. Günümüzde bu, modern
teknoloji ürünü dalış ekipmanlarıyla hem çok kolay, hem de son derece güvenli.
Scuba dalışı için iki şart var; birincisi iyi bir eğitim, ikincisi ise
kurallara harfiyen uymak...
Türkiye’de her geçen gün daha da popüler olan Scuba’nın eğitimini veren birçok kuruluş bulmak mümkün ( Dalış kulüpleri, özel dalış merkezleri, üniversite kulüpleri, dalış toplulukları vb.). Şimdi yapmanız gereken, bunlardan birini seçmek ve hemen sualtı serüvenine doğru yola çıkmak...
Karar verdiniz, artık sonsuz mavilikleri keşfetmeniz an meselesi. Hayal etmek bile heyecan verebilir. Artık kimbilir hangi denizlerin, okyanusların gizemli derinliklerinde daha önce hiç görmediğiniz güzellikler sizi karşılayacak ? Tabii eğitiminizi tamamlayıp, tam bir balıkadam olduktan sonra !... Eğitim deyince aklınıza öyle seneler sürecek ağır bir eğitim gelmesin. Yaklaşık bir haftalık bir kurstan sonra başarılı olursanız dalış brövenizi alabileceksiniz. Scuba eğitimi veren kuruluşlar listesinde de görebileceğiniz gibi, ister yaşadığınız şehirde, isterseniz yaz tatili için gittiğiniz yörelerde geçerli olan “TSSF”, “BSAC”,“CMAS”, “PADI”, “NAUI” vb. sertifikalarını veren bir dalış merkezi bulmak mümkün.
Hadi sizde bu inanılmaz deneyimi yaşayın ve sevdiklerinize yaşatın. Gelin birlikte dalalım.
Bazı Dalış Bölgeleri Türkiye’de her geçen gün daha da popüler olan Scuba’nın eğitimini veren birçok kuruluş bulmak mümkün ( Dalış kulüpleri, özel dalış merkezleri, üniversite kulüpleri, dalış toplulukları vb.). Şimdi yapmanız gereken, bunlardan birini seçmek ve hemen sualtı serüvenine doğru yola çıkmak...
Karar verdiniz, artık sonsuz mavilikleri keşfetmeniz an meselesi. Hayal etmek bile heyecan verebilir. Artık kimbilir hangi denizlerin, okyanusların gizemli derinliklerinde daha önce hiç görmediğiniz güzellikler sizi karşılayacak ? Tabii eğitiminizi tamamlayıp, tam bir balıkadam olduktan sonra !... Eğitim deyince aklınıza öyle seneler sürecek ağır bir eğitim gelmesin. Yaklaşık bir haftalık bir kurstan sonra başarılı olursanız dalış brövenizi alabileceksiniz. Scuba eğitimi veren kuruluşlar listesinde de görebileceğiniz gibi, ister yaşadığınız şehirde, isterseniz yaz tatili için gittiğiniz yörelerde geçerli olan “TSSF”, “BSAC”,“CMAS”, “PADI”, “NAUI” vb. sertifikalarını veren bir dalış merkezi bulmak mümkün.
Hadi sizde bu inanılmaz deneyimi yaşayın ve sevdiklerinize yaşatın. Gelin birlikte dalalım.
Antalya
Kemer: Ülkemizin en çok dalış okullarının bulunduğu bu dünyaca ünlü turistik beldemiz, bünyesinde çeşitli dalış alternatifleri bulundurmaktadır.
Hemen Antalya liman girişinde bulunan Fransız askeri nakliye gemisi 20-32 metre derinliklerde yatmaktadır, genelde bulanık olan su batık meraklıları için çok ilginçtir.
Kemer Marinası açıklarında 33 metre kumluk dipte yatan Paris Batığı, her dalıcının ziyaret etmesi gereken bir batıktır.
Tekirova açıklarındaki İç Adalar çeşitli dalış türlerini gerçekleştirilebildiği bir bölgedir. Bölgenin zengin bir dalış noktası olan kanyonda iri vatozlar ve her çeşit balık görülebilir. İç adalar, Mağara dalışı için de idealdir. Ağustos ve eylül aylarında, orkinos sürüleriyle karşılaşıldığı gibi fok balığına da rastlanabilir. Yine bu sular makro ve gece fotoğrafçılığı için harikadır. Kıyı sularda yunuslarla her an karşılaşılabilir.
Kalkan: Advance Dalıcılara yönelik olan Kalkan suları, ciddi dalışlar yapıp form tutmak isteyenler için idealdir. Akıntı, sert rüzgar, duvar dalışı, macro hayat, pelajik, batıklar bölgenin dalış zenginlikleridir. 30'lu metrelerde yüzlerce ıskarmoz, orfozların akıntıda durabilme becerileri seyredilmeye değerdir. Kaplumbağa, orkinos, vatos, köpekbalığı görülebilecek deniz canlıları arasındadır.
Patara kanyonu, mercan ve sünger çeşitleriyle süslüdür. 11 metreden 132 metreye inen fener duvarı, oldukça canlı ve renklidir. Öksüz Ada ise köpekbalığı ailesinden keler balıklarını barındırır.
B-24 Amerikan Savaş Uçağı Batığı : Antalya'nın Manavgat ilçesi yakınlarında, 200 m açıkta yatan batık, 1944 yılında Romanya üzerindeki bombalama görevini yerine getirdikten sonra Kıbrıs'taki üssüne dönmek üzere hareket eden "Hadley's Harem" isimli B-24 tipi Amerikan savaş uçağına aittir.
1995 yılında yapılan çıkartma çalışmalarında uçağın kokpiti su yüzüne çıkarılmış, bir süre Cengel jandarma karakolunda kaldıktan sonra İstanbul'daki özel müzelerden birine götürülmüştür. Uçağın kalan kısmının çıkarma çalışmaları sürmektedir. Uçağa dalış özel izin gerektirmektedir.
Uluburun Antik Batığı: Kaş ilçesinin 8.5 kilometre güney doğusunda uzanmakta olan Uluburun'un doğu kıyısından 60 metre açıkta yatan batık M.Ö 14. yüzyıla ait bir yük gemisi kalıntılarıdır. 1984 yılında başlanılan dalışlar sonucu geminin 61 metre derinliğe kadar yuvalanmış, eşsiz yükü gün yüzüne çıkartılmıştır. Çıkarılan eserler günümüzde Bodrum sualtı arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
Gelidonya Antik Batığı: Antalya körfezinin batı ucunda bulunan Gelidonya batığı, bugünkü adıyla Taşlık burnunun yakınında seyrederken kayalara çarparak batan bir yük gemisine aittir. 26-28 metre derinlikte bulunan batığa 1960 yılında yapılan araştırma dalışlarıda, geminin M.Ö. 13. yüzyıl sonlarına ait olduğu saptanmıştır. Bu batığın diğer bir özelliği, kara kazısı standartlarına uygun olarak yapılan ve kazısı tamamlanan ilk sualtı kazısı unvanına sahip olmasıdır.
1994 araştırması sırasında Gelidonya batığında bulunan taş çapalardan, Ortadoğu kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Batıktan çıkarılanlar Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Fransız (Sosyete) Batığı: Antalya Yat Limanının 1 km açığında, şamandıranın altında yatan batık, 1942 yılında savaş sırasında batırılan "San Didier" adlı Fransız savaş gemisine aittir. 1946 ve 1974 yıllarında yapılan çalışmalarda geminin içindeki yükün büyük bir bölümü çıkarılmıştır. Hastane destek gemisi görünümünde olan bu geminin içinde cephane ve çöl şartlarını uygun arabalar bulunmaktaydı. Kamufle edilebilmesi için personelin üniforma giymemesi ve balıkçıların yardımları sırasında gemideki insanların şahsi malzemelerini de yanlarında taşımaya gayret etmeleri halk arasında geminin adının "Sosyete batığı" olarak kalmasına neden olmuştur.
Bu gün üzerinde pek bir şeyin kalmadığı batık yine de dalgıçlarının ilgisini çekmeye devam etmektedir. Dalış yapabilmek için Antalya valiliği ve Deniz Polisi Şube Müdürlüğünden izin almak gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise yat limanı ağzına yakınlığı dolayısıyla tekne trafiğinin fazla olmasıdır.
Falezler: Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgede karadan dalış için elverişli noktalara sahiptir. Falez oluşumları 14 metreden 25 metre derinliğe kadar inerler. İlk 20 m ilgi çekicidir. Giriş kolaylığı açısından tercih edilen yerlerden biri Konyaaltı plajına inen varyantın altıdır. Bu bölgede kayalık kesim 25 metreye kadar iner ve suyun altında falezleri ve üzerindeki canlı yaşamını görmeye imkan kılar.
Sıçan Adası: Antalya limanına bir kaç kilometre uzaklıkta olan bu küçük ada dalıcıların ilgisini çeken diğer bir bölgedir. Sahile bakan batı yakası sığ bir derinliğe sahip olup (maksimum 8 metre) dip yapısı genelde kumdur. En ilgi çekici bölümü kuzey doğu yakasıdır ve kayalık dip yapısı 22 metreye kadar inmektedir. Aynı zamanda doğusunda ufak bir mağaranın olması dalıcılar için hoş bir sürprizdir. Batıdan esen poyraz dalga yaratmamasına rağmen rüzgar şiddetine bağlı olarak kuvvetli yüzey akıntılarına neden olur. Günlük tekne gezisine çıkanların da ilgi odağı olduğundan yoğun bir tekne trafiğine sahiptir.
Kaş Uçak Batığı: İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı Meis adası yakınlarında batan üç pervaneli İtalyan savaş uçağı 57 metrede görülmeye başlamakta ve kuyrukla diğer metal parçaları meyil nedeniyle 70 metre derinliğe kadar uzanmaktadır. Enkazın etrafında patlamış ve hala aktif olduğu tahmin edilen cephaneler bulunmaktadır.
Tekirova'nın açıklarında bulunan küçük adalardan oluşmuş bir dalış bölgesidir. Etrafında bir çok dalış bölgesinin bulunması, çok çeşitli derinliklere sahip olması dip yapısının Antalya'ya oranla zengin olması, görüş netliği ve bir çok dalış merkezine yakınlığı nedeniyle en popüler dalış bölgelerinin içinde yer alır. Kemer yat limanından aşağı yukarı 45 dakika mesafededir.
Gök Mağarası: Finike'de bulunan Gök Mağarası, Asya'nın dalışı yapılmış en derin mağaralarından biridir. Mağaradan çıkan tatlı su 15 metre derinlikten sonra suyla karışır. Geniş bir koridorla dibe doğru inen mağarada sarkıtların bulunması daha önceden kuru olduğunun işaretlerindendir.
Paris Batığı: Kemer Yat Limanı'ndan 1,5 km kadar açıkta kum bir zemin üzerinde, 25 metre derinlikte yatan batık İkinci Dünya Savaşı sırasında batan bir Fransız yük gemisine aittir. 1896 yılında yapıldığı tahmin edilen gemi 3 güverte ve iki ambara sahiptir. Ambarlardaki birbirine kaynamış cephaneler, orta bölümdeki çini kaplı kısım ilginç noktaları oluşturmaktadır. Son yıllarda dalıcıların bir hayli ilgisini çeken bu batığın bir çok ziyaretçisi bulunmaktadır.
Suluin Mağarası: Antalya platosu traverten bir platodur ve bu platoyu; su, kireç taşlarını eriterek meydana getirmiştir. Bu oluşumun altından bir çok tatlı su kaynakları denize karışmaktadır.
Kırkgöz mevkiindeki Suluin mağarası, içindeki sarkıt ve dikitlerden dolayı daha önceden kuru olduğu tahmin edilen sualtı mağaralarından birisidir. 1995 yılında yapılan bir araştırmada mağara derinliğinin 83 metreye ulaştığı ve kanallardan daha ilerlendiğinde 45 metre civarı bir derinlikte büyük bir salonun içine girildiği saptanmıştır. Bu salonun duvarları sarkıtlar, traverten havuzlar ve diğer oluşumlarla kaplıdır. Salona giren ve çıkan çok sayıdaki yan kollar olduğu yapılan araştırma dalışlarında görülmüştür.
Balıkesir
Ayvalık: Bir rivayete göre kayıp Atlantis'in yer aldığı yer olan Ayvalık, eşsiz dalış olanaklarına sahiptir. Güneş Adası, Yuvarlak Ada, Kerbela Taşları belli başlı dalış noktalarıdır. En popüler dalış noktası ise, Kız Adasının açık denize bakan yanıdır. 19 metre derinlikte başlayan sualtı faunası gerçekten görülmeye değerdir.
Muğla
Datça: Ünlü coğrafyacı Strabon'un "Tanrı çok sevdiği kulunu ömürlü olsun diye Datça yarım adasına gönderir" dediği Datça'da harika dalış alanları bulunmaktadır. Kara incir açıklarında bulunan irili ufaklı adacıklar etrafında, 10-40 metre arasında köpekbalığı, yunus, Akdeniz Foku, kovuk içlerinde 3-4 müren bir arada görülebilir. Datça yat limanına sonradan bağlanmış olan küçük bir adacık olan Esen ada uygun dalış noktalarına sahiptir.
Marmaris: 52 Dalış noktası ve çeşitli antik kalıntıların yer aldığı Marmaris'in derinlikleri her dalıcıyı mutlu edecek çeşitlilikler içerir. Dış boğaz'da, 33 metrede Rodos, Kütük Burnu, Cennet Adası, Kadırga Feneri, Kargı Adası başlıca dalış noktalarıdır. Cennet adası yamaçlarından yapacağınız duvar dalışında derinliğe dikkat edilmelidir. Duvarın üstü, birbirinden güzel bitki ve macro yaşamın barınağıdır.
Bodrum: Dünyanın sayılı sualtı müzelerinden birini barındıran Bodrum bütün güzellikleri yanında sualtı turizminde Türkiye'nin dışarıya açılan penceresidir.
Bodrumun doğusundaki Orak adası derinliği, mağaraları, rengarenk süngerleri ve 100 metreyi geçen doğu duvarıyla bir dalış cennetidir. Sığ yerlerdeki taş formasyonu da ayrı bir güzelliktir. Oraklar tüm bir dalış gününü alacak zenginliğe sahiptir. Antik kalıntıya da rastlanabilen Kargı ve Köçek adalarının 20-30 m derinlikleri, makro fotoğrafçılık için uygun irili ufaklı pek çok canlı barındırmaktadır. Köçek adası yolunda bulunan 19 metredeki resif' dalınması gereken bir noktadır. Bu resifte avlanma yapılmadığı zamanlar her türlü canlıyı görebilirsiniz. Çatal adası ve karşı sığlıklar, Gemitaşı bahçesinin kıyıları dalış için ilginç noktalardır.
Çanakkale
Saros: İstanbul'a yakınlığı dolayısıyla dalıcıların gözdesi olan Saros, dalıcıların ilgisini çekecek batıklarla doludur. Çanakkale boğazının çıkışındaki Kaptan Franko, Saros körfezinde Kemiklinin açığında 30 metrede yatan Lundy dalınabilecek batıklardandır. Boğazda 15 ile 30 metre derinliklerde yeni eski her türlü kalıntıyla karşılaşılabilir. Siyah mercan da dahil olmak üzere su altı faunası oldukça zengindir. Ancak akıntıya dikkat edilmelidir.
Gökçeada ve Bozcaada: Her iki adaya da düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. Gökçeada'da dalış okulu olmadığından, çevre illerdeki dalış okullarına başvurulmalıdır. Gökçeda'nın Kuzu Limanı'nda Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma batık kalıntıları vardır. Mermer Feneri ile Anadolu yakası arasında kalan bölgede araştırma yapılırsa devasa çapalar ve gemi kalıntılarına rastlanabilir. Eşşek adası civarında Orfoz ve Karayer adaları da her türlü canlıyı görülebileceği dalış noktalarıdır. Mermer Burnu, Tuz Burnu'nun güney sahilleri serbest dalıcılık için uygundur. Çanak limanı, Bakla Taşı ve Pınar Dere Gökçeada'nın diğer dalınabilir noktalardır.
Pek çok turistik aktivitenin yeraldığı Bozcaada'da dalış okulu da bulunmaktadır. Bozcaada kıyıları keşfedilmeye hazır pek çok dalış noktalarına sahiptir.
Mersin
Temiz suları ile Mersin, dalıcılara çok farklı olanaklar sunmaktadır. Dana adasının batı burnunda ters dönmüş yük gemisi dalgıçlar tarafından sık ziyaret edilen batıklar arasındadır. Kurt burnu, Fok burnu, kuzey batısında batık bir adanın bulunduğu Dana adası, büyük amphoraların yer aldığı Sıncak Koyu Mersin'in ilginç dalış noktalarıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder