Günümüzde
diyet sözcüğü yediden yetmişe herkesin dilinde artık… Fazla kilosu olsun
olmasın herkes diyet yapıyor, herkes az kalorili yiyecekler tüketiyor. Herkes
bilinçlendi ancak obezite sorunu gün geçtikçe hızla yayılmaya devam ediyor.
Hareketsiz yaşam, değişen yaşam koşulları, fast food kültürü, hatalı diyetler,
zayıflama kapsülleri vs… bu liste uzayıp gidebilir.
Aslına bakarsanız diyet
hayatımıza yeni girmiş bir sözcük değil. Tarihte ilk diyeti yapan kişi William
the Conqueror (1028–87) olarak bilinen Kral William’dır. Kral William bir savaş
sırasında fazla kilolarından kaynaklı atın üzerinden düşünce psikolojik olarak
kendisini çok kötü hisseder ve kilo vermeye karar verir. Yaptığı diyet ise;
kendisini bir süre odasına kapatıp sadece alkollü ve alkolsüz içecekler
tüketmektir. Bunun sonucunda kilo verir, fakat bu durum onun hem fiziksel hem
de ruhsal sağlığı açısından problemler yaşamasına ve erken yaşta hayatını
kaybetmesine neden olur. Günümüzde de bunun örneklerine sıkça rastlanmaktadır.
Bilinçlenme adı altında uygulanan hatalı zayıflama yöntemleri, kişilerin yaşam
kalitelerini düşürerek, yeni sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarına neden
olmaktadır. Peki, bunların hepsi ne için? Daha iyi görünmek, televizyon ve dergilerdeki
o kusursuz mankenlerin ölçülerine sahip olmak, herkese güzel olduğunu
kanıtlamak için… Ya sağlık, ya sizin en değerli hazineniz bedeniniz, ruhunuz?
Gazete, dergi ve internette yayınlanan popüler diyetleri her yaştan, her
cinsiyetten kişi ayrım gözetmeksizin uygulamaktadır. Zayıflama yöntemleri
dediğimizde Google’ da 397.000 sonuç karşımıza çıkıyor. Madem binlerce yöntem
çözüm var neden biz gün geçtikçe şişiyoruz? Herhalde vücudumuzda ödem var ama
bir türlü atamıyoruz… Biz beslenme uzmanlarının sürekli vurgulamaya
çalıştığı üzerinde durduğu nokta şudur: “Diyet kişiye özeldir” yani herkesin
diyeti, parmak izi gibidir ve herkesinki birbirinden farklıdır.
Gelin bir bakalım hatalı ve
popüler diyetler ve onların iç dünyasına;
• Kısa
sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden düşük kalorili veya tek çeşit besine dayalı
diyet listelerinden uzak durunuz. Unutmayın ki bu tarz listeler hızla
kaybedilen kiloları hızlı bir şekilde geri döndürmektedir.
• Protein-karbonhidrat
ayrımını savunan diyetler, vücudun asit-baz dengesini bozar, kolesterolü
yükseltir, tansiyon ve kalp-damar hastaları için önerilemez.
• Proteini
yüksek, düşük kalorili diyetlerin kolesterol açısından da zengin olması kalp
hastalığı açısından çok önemli bir risktir.
• Atkins
diyeti, Zone diyeti ve South Beach diyeti düşük karbonhidratlı diyetlerin
içinde en fazla dikkati çekenler arasında yer almaktadırlar. Peki, sizce düşük
karbonhidratlı, yüksek proteinli diyetler uzun vadede kalıcı başarılar
sağlayabiliyor mu? Düşük karbonhidratlı diyetlerin mantığı, insülin üretimini
azaltmaktır. Kilo alımının temel sorumlusu olan insülin hormonu
karbonhidratların varlığında vücutta daha fazla üretilerek glikojen
depolamaktadır. Bu diyetlerle insülini azaltarak kilo verimini kolaylaştırmak
hedeflenir.
• Atkins
diyeti en popüler düşük karbonhidratlı diyetlerden biridir, başlangıçta bir
günlük karbonhidrat tüketimini 20 grama kadar sınırlar. Oysaki yetişkin bir
kişinin günde en az 120-130 gram kadar karbonhidrat alması gerekir.
Günlük karbonhidrat alımınızı
aşırı şekilde sınırladığınız takdirde, vücudunuz önce depolanmış olan
karbonhidratı (glikojen) enerji olarak kullanacaktır. Karbonhidrat kalmadığında
ise yağları yakmaya başlayacaktır. Vücudunuz glikojeni yaktığında, su salınır
ve kilo verirsiniz.
• Aynı
zamanda yapılan araştırmalar bu tip diyetler sonucunda, vücuda salınan keton
cisimciklerinin kemik harabiyetine yol açarak erken dönem osteoporoz riskine
yol açtığını göstermektedir.
• Ketonlar iştahı
baskılar, ancak aynı zamanda yorgunluk ve bulantıya da neden olurlar. Sonuç
olarak, günlük kalori alımınız karbonhidrattan yeterince düşükse, bu durum kas
dokusunun kaybına neden olabilir. Böylece tartımda kilo verdiğinizi
zannedebilirsiniz.
• Zayıflama
ilaçlarını lütfen 3-5 kg kilo fazlanız için kullanmayınız. Bu haplar obezite
problemi olan bireylerde doktor kontrolünde, doktor tavsiye etiği takdirde
kullanılmalıdır. Bu ilaçların kalp damar sağlığı üzerinde oluşturabileceği yan
etkiler unutulmamalıdır.
• Düşük yağ
içeriğine sahip diyetlerde, yağda eriyen vitaminlerin gerektiği gibi emilememesi
sonucunda; vitamin eksiklikleri yanında, bağırsakların çalışmasında
olumsuzluklara neden olarak kabızlığa da davetiye çıkartılır. Böylelikle
çalışmayan sindirim sistemi metabolizmanızın da yavaşlamasına neden olur.
• Sıcak
su, limonlu su, sirkeli su gibi içeceklerin içilmesinin kilo kaybına veya yağ yakımına etkisi bulunmamaktadır. Bunlar
yalnızca sizi psikolojik olarak telkin eder.
Evet gençler yaz ayları
yaklaşırken kilo kontrolü ve zayıflama amaçlı yaptığımız her türlü uygulamaya
adım atarken birkaç dakikanızı ayırıp düşünün. Size getirdikleri ve sizden alıp
götürdükleri neler olabilir?
Yorumlar
Yorum Gönder