HAYATIN VAZGEÇİLMEZ KAYNAĞI: SU

Çoğu zaman kolay kolay harcadığımız, bize yapılan uyarılara çok fazla aldırış etmediğimiz, bir gün susuz kaldığımızda hemen söylendiğimiz, ancak ertesi günü sular akınca varlığının büyük nimet olduğunu hemen unutup, yine israfına gittiğimiz suyun yolculuğuna şahitlik etmeye hazır mısınız arkadaşlar?


·         Kimyasal Yapısı ile Su
Kimyasal formülü H2O' olan suyun molekülü iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşmaktadır. Oksijen atomunun iki yanında 104,45 derecelik açı oluşturacak şekilde bağlanmış iki hidrojen atomu bulunmaktadır. İyonik olarak da, (H+) bir hidrojen iyonuna bağlanmış, (OH-) hidroksit iyonu; yani “HOH” şeklinde tanımlanabilmektedir. Standart sıcaklık ve basınçta, suyun buhar fazı ve sıvı fazı arasında değişken bir denge bulunmaktadır. Su moleküllerinin bir tarafı negatif, bir tarafı pozitif yüklüdür. Bu nedenle, suyun pozitif yüklü hidrojenleri diğer moleküllerin negatif yüklü kısımları ile zayıf da olsa bir bağ oluşturmaktadır. “Hidrojen bağı” denilen bu özel etkileşim sayesinde su molekülleri birbirlerine ve çevrelerinde bulunan diğer maddelere tutunmaktadır.

·         Suyun Hayatımızdaki Önemi
 Günlük yaşamda çok kullandığımız, bazen hasretiyle yanıp, kavrulduğumuz su hakkında bilmediğimiz çokça bilgi bulunmaktadır. En başta suyun önemi hakkında bilmemiz gereken bir değeri vardır:
Su, her türlü canlının beslenebilmesi için nasıl ki vazgeçilmez ise, insan için de vazgeçilmezdir. Uzmanlar, yakın gelecekte suyun petrolden daha kıymetli olacağını belirtmektedir. Ancak, balığın suda yaşayıp, suyun kıymetini bilemediği gibi, insanların da suyun kıymetini bilmedikleri gözlemlenmektedir. Su, ileride değil; geçmişte ve günümüzde de en kıymetli üç şeyden biridir. Nedir bu üç şey? Hava, su ve gıda.
Bu müthiş üçlünün olmaması halinde insanoğlunun yaşaması pek de mümkün görünmemektedir. Hatta şöyle bir düşündüğümüzde, suyu bulamamamız, nefes alabilecek kadar havaya muhtaç olmamız veya aç kalışımızı bir an düşünebilmemiz bile felaketi açıklamak için yeterli sanırım.
 Dünyanın dörtte üçü, bedenimizin yüzde yetmişi sudur. Beynimizin dörtte üçü, kanımızın beşte dördü, kemiklerimizin beşte biri, adalelerimizin dörtte üçü hep sudur. Suya bu kadar ihtiyacımız varken suyun da bir gün tükenebileceğini unutup, suyu istediğimiz miktarda ve şekilde kullanmaktayız.
Bedenimizin ısı dengesi, hücre içi yaşamın devamı, besinlerin yakılması, sindirilmesi, bunların hemen hepsi suya bağlıdır. Suyun az alınması halinde ciddi sağlık sorunlarına kapı açılmış olmaktadır.
Bunun yanında normalin üstünde bir miktarda alınan suyun, metabolizmanın hızlı çalışmasını da sağladığı görülmektedir, böbrekler, kalp ve damarlar vazifelerini daha kolay bir şekilde gerçekleştirmekte, aynı zamanda sindirim sisteminin de işi oldukça kolaylaşmaktadır. Vücutta zamanla biriken atık maddeler, su sayesinde kolayca atılabilirken, içilen su oranında kanın akış hızı da kolaylaşmaktadır. Kanın taşıdığı maddelerin varmaları gereken yere daha iyi bir şekilde varmaları için vücudun yerine getirdiği olağan işlemler de bu durumdan olumlu etkileneceklerdir. Su yapısı bakımından hiçbir zaman yağa dönüşmeyeceği için fazlası hiçbir zaman zarar etmeyecek aksine faydalı olacaktır. İnsanın yapısına baktığımızda ise fazla su miktarının beyinde, karaciğerde ve kaslarda biriktiğini ve her birinin insan yaşamı için hayati bölgeler olduğunu da eklersek, suyun insan yaşamı için öneminin bir kez daha altını çizmiş olabiliriz.

·         Su Kirliliği Nedir?
Su kirliliği, göl, nehir, okyanus, deniz ve yeraltı suları gibi su barındıran havzalarda görülen kirliliğe verilen genel addır. Su kirliliği kavramı, genel olarak insanların neden olduğu etkenlerden dolayı oluşan kirliliği tanımlamak için kullanılmaktadır. Ancak bazı zamanlarda, bazı canlı türlerinde bozulan dengeler sonucunda da, diğer canlılarca su kirliliği oluşabilmektedir. Doğal yoldan oluşan su kirliliğinin nedenleri arasında yanardağlar, aşırı alg üremesi, rüzgârlar ve depremler yer almaktadır. Bunların dışında su kirliliği sınıflandırmalarında farklı ölçütler ve farklı kirlilik çeşitleri bulunmaktadır.
Her çeşit su kirliliği, kirliliğin bulunduğu havzanın çevresinde veya içinde yaşayan organizmalara ve bitkilere zarar verdiği gibi, çeşitli türlerin ve biyolojik toplulukların yok olmasına da ortam hazırlamaktadır.

Su kirliliği, küresel olarak büyük bir sorun olduğu gibi, birçok ölüm ve salgın hastalık olaylarının da nedeni olarak görülmektedir. Günde 14 bin insan doğrudan veya dolaylı olarak su kirliliğinin neden olduğu hastalıklar sonucunda yaşamını yitirmektedir. Bugün, dünyada yüzde olarak en çok kirli su havzasına sahip olan ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir. Son zamanlarda yapılan ulusal bir araştırmada, bu ülkedeki nehir havzalarının yüzde kırk beşi, göl havzalarının yüzde kırk yedisi, liman ve haliçlerin yüzde otuz ikisi kirlenmiş durumdadır. Buna ek olarak gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde görülen akut sorunların yanında, bu kirliliğin azaltılması için çalışmalar yapılmaktadır. Bizlerin de bilinçli bir birey olarak bu faaliyetlere destek vermesi, kendi çapımızda da olsa küçük girişimlerde bulunmamız gerekmektedir.

·         Ya Tasarrufu?
Tasarruf, maddenin değerini bilme; onu yerine ve zamanına göre kullanabilme, bir tedbir vasıtası olarak değerlendirebilme demektir. Tasarruf varlığın garantisidir!
Yeryüzünün 3'te 2'sinin su olduğu bilinirse, bunun sadece yüzde 0,3’ünün içilebilir su olması nedeniyle su kaynaklarının verimli kullanılması gerekmektedir.
Dünyada 6 milyar insandan 2 milyarı sağlıklı su içememekte, susuzluk, yakın zamanda çağın en büyük meselesi olmaktadır. Bugün petrolden kaynaklanan savaşlar, yarın yerini suya bırakacaktır.
Su kaynaklarımızla gururlanmamıza rağmen, Amerika'da kişi başına düşen kullanılabilir su kaynağı 18 bin metreküp iken, bu miktar ülkemizde bin 400 metreküp civarında seyretmektedir. Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 10 bin metreküp olması gerekmektedir. Bu şekilde düşününce, su israfına karşı duyarlı olmamız gerektiğini, akarken kıymetini bilmediğimiz suyu israf etmemiz gerektiğini bir kez daha tekrar etmeliyiz.

Peki tasarrufu nasıl yapmalıyız?
Şimdi arkadaşlar ben size “dişlerinizi fırçalarken çeşmeyi açık bırakmayın, sakın çamaşır makinesini doldurmadan çalıştırmayın” gibi ifadelerle su tasarrufuna dikkat çekmek istemiyorum. Ancak su tasarrufunda bunların oldukça önemli ve gerçek olduğuna dair bir parantez açarak. Tüm bunlar dışında suyumuza nasıl sahip çıkabiliriz? İşte size birkaç tavsiye ile su tasarrufu.

Duşlarınızı kısa sürede tamamlayınız, duş alırken, duş aparesini, akış debisi düşük olan duş başlıklarından seçiniz.
• Musluklarınızda su sızıntılarını önemseyiniz. Sızıntı yoluyla israf olan su miktarlarının çok büyük miktarlara ulaşabileceğini unutmayınız.
• Bahçenizde, bitkilerinizi sabah serinliğinde, buharlaşmanın minimum olduğu saatte sulayınız.
• Tuvalet sifonlarınızı gerekmedikçe kullanmayınız.
• Suyu, çeşmeden içen yerlerde boruda ısınan su sebebi ile su soğuyuncaya kadar boşa akıtınız. Suyu boşa akıtmak yerine soğutmak için buz kullanınız.
• Evlerinizde su tasarrufu sağlayacak özellikte armatürler kullanınız.
• Armatür satın alırken, su tasarrufu sağlayıcı özelliği olup olmadığını araştırınız.
• Bulaşıkları su tasarruflu makinelerde yıkamaya özen gösteriniz. Bulaşıklarınızı, elle yıkadığınızda ise durulamak için doğrudan çeşmeden akan suyu kullanmayınız.
• Durulamaya ara verdiğiniz durumlarda suyu kapatmayı ihmal etmeyiniz.
• Meyve ve sebzelerinizi çeşmeden akan su yerine uygun bir kapta yıkayınız.

·         Hayatımızda Su Olmazsa…
Susuzluk, günümüzün en önemli ve öncelikli olarak çözülmesi gereken sorunlardan biridir. Susuzluk, insanların bilinçsizliği ve sorumsuzluğu kaynaklı ortaya çıkmaktadır.
İnsan, doğada kendisine en çok faydası olan varlık olmasının yanında, aynı zamanda canlı bir bombadır. Bilinçsizce yapılan her hareket, insanın kendisine verdiği zarar olarak kabul edilebilmektedir. Susuzluk da verilen bu zararların sonucudur aslında. Çoğu insan, evlerine çamaşır ve bulaşık makinesi almaz. Oysa; makineli ev ile makinesiz evin elektrik ve su faturalarını karşılaştırdığımız zaman makinesiz evin faturasının daha fazla olduğunu görürüz. Bir de günümüzde duş meraklıları var. En ufak bir kirlenmede hemen duşa girerler. Temizlik elbette kabul edilebilir bir tutumdur. Fakat bu süreci banyo sefası haline getirmenin de bir anlamı yoktur. Çünkü olan yine doğaya ve insanlığa olmaktadır.
 Bir diğeri de sokaklarda patlayan sokak borularına karşı, insanların takındığı sakin tavırdır. Bu sakin tavra şaşmamak elde değildir. Olağan bir şey gibi akan suyu seyrederek yollarına devam eden insanlar, durumu umursamayarak çok büyük bir insanlık suçuna da ortaklık etmektedir.
Bu tek başına bir sorun değilmiş gibi görünse de suyun olmaması durumunda karşılaşacağımız sorunları görmek için güneş sisteminde dünya dışında herhangi bir gezegene bakmamız yeterlidir. Hatta o kadar uzağa gitmemize de gerek yok. Afrika’daki kuraklığa ve doğurduğu sonuçlara bakınca epey ders çıkarmamız yeterlidir.
 Peki, nasıl bir çözüm süreci izlemek gerekmektedir. Çözüm olarak, ilk önce birey olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Suyun tasarrufuna, verilmesi gereken önlemli başta kendi evimizden, yaşam alanımızdan başlamalıyız.  Birey olarak bu şekilde su kaynaklarımıza sahip çıkmış, korumuş oluruz.
Sayısal verilerden edindiğimiz örnekler doğrultusunda, tabloda da göründüğü gibi bir evdeki günlük su tüketim miktarı aşağıdaki gibidir.

SU HARCAMA TABLOSU
Tuvalet
15 Lt-25 Lt
5 Dakikalık Duş
9 Lt - 130 Lt
Küvette Duş
90 Lt - 150 Lt
El Yıkama (Akan Suyla)
8 Lt
Diş Fırçalama (Akan Suyla)
14 Lt
Bulaşık Yıkama (el ile )
114 Lt
Bulaşık Makinesi
60 Lt
Elbise Yıkama
200 Lt
İçilen Su
8 Lt - 10 Lt
Yemek
40 Lt
Araba Yıkama
300 Lt
Çimleri Sulama
500 Lt









Her bir evde dikkatli kullanım sonucunda günde en az 10 litre ve ortalama 20 litre suyun korunabileceğini düşündüğümüzde yapılacak hesap çok basittir. Türkiye genelinde, 20 milyon evde sadece basit yöntemlerle, günde 200 milyon ile 400 milyon litre arası su tasarrufu sağlanacaktır. Her gün evlerden 10 bin ile 20 bin litre arası su tankerini dolduracak kadar su boşu boşuna akmaktadır.
Peki, bu kadar büyük oranlarda suyu boşa akıtmaya hakkımız var mı? Bu sularda ağaçların ve hayvanların da hak sahibi olduğunu düşünüyor muyuz? Bizim hayatta kalmamız için onlara, onların da aynı şekilde bize ihtiyaçları bulunmaktadır.
·          
·          
Dünya Su Günü

Hayatın kaynağı su, dünyanın ¾’ü, vücudumuzun %80’ini oluşturmaktadır. Suyun önemini vurgulamak için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1993 yılının aralık ayında aldığı kararla 22 Mart’ı “Dünya Su Günü” ilan etmiştir.
Dünya Su Günü, suyun önemi ile ilgili bilincin geliştirilmesi ve önerilerin uygulanmasının sağlanması için, bütün ülkelerin ulusal düzeyde konferans, seminer, sergi, yayın ve doküman dağıtımı gibi bir dizi etkinlik yapmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Suyun Hafıza Mucizesi

Arkadaşlar, araştırma yaparken bu başlık çok dikkatimi çekti ve bu konuyu da yazıya eklemek istedim. Bir imam hatipli olarak, - her ne kadar biz yanlış olduğunu düşünmesek de- suya dua okuyup Allah’ın izniyle şifa-deva beklediğimiz zamanlar veya bu anlara şahitlik ettiğimiz olmuştur. Birçok kişi tarafından bunun batıl bir inançtan ibaret olduğu, böyle bir yöntemin hiçbir faydasının olmayacağı düşünülse de, bilimsel olarak da böyle bir gerçeğe karşı çıkılmadığı görülmektedir.
Fransız bilim adamı Dr. Jacques Benveniste, yaptığı çalışmalarda suyun hafızası olduğunu anlamıştır. Deneyinde, suya bir madde eklemiş ve bunu aşırı hızda karıştırarak maddenin kaybolacağını düşünmüş. Fakat beklediği gibi olmamış, suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış.
Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehrin frekansını yüklemiş ve aynen zehrin kendisi eklenmiş gibi içine konulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmiştir.
Öte yandan Japon bilim adamı olan Emoto : “İçinde su olan şişenin üstüne yazılmış veya söylenmiş olan sözcükler, düşünceler suya çalınmış olan müzik ve oynatılan filmler suyun yapısını değiştirir” demiştir.
Bay Emoto, görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemektedir. Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar, çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymaktadır. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ile su borularında, depolarda bekletilen durgun su damıtılmış olsa bile kesin olarak şekilsel bozukluk ve rastgele oluşmuş kristal şekiller oluşturmaktadır. Bu fotoğraflardan birkaç örnek verecek olursak;

Bu su kavanozunun üzerine Adolf Hitler yazılmış ve bazı konuşmaları dinletilmiş. Bunlar gibi birçok örnek mevcut. Yani üzerine İslam yazılmış suyun yapısıyla, heavy rock dinletilen suyun yapısı aynı olmuyor. Bu da her şeyi kanıtlasa ve bazı şeylere ilham olsa gerek…

·         Su Gibi Aziz Ol !
“Su gibi aziz ol” sözü hem su gibi mütevazı, haddini bilen, hem de su gibi kıymetli ol, manasına gelmektedir.
Küçükler büyüklerine su ikram ettiğinde söylenirdi bu dua. Atalarımızın ruhu şaad olsun, bu güzel duayı yaşatanların gönüllerine bereket, ne güzel bir dilek…Su hayattır, su azizdir; su kutsaldır, o bir hazinedir... Su hem hayat, hem de değer katar… Kendisi çok kıymetlidir, hem de bulunduğu yeri kıymetlendirir. Nerede su varsa orada hayat vardır, orada izzet ve bereket vardır… Suyun bulunmadığı bir hayat düşünebilir misiniz? Su üzerine söylenecek çok söz vardır… İlk akla geleni su gibi aziz ol…  Atalarımızdan yadigâr bir dua…
Su ikram edildiğinde içilir, şükredilir sonra suyu verene ‘ su gibi aziz ol’ diye dua edilir… Su alabildiğine mütevazı ve olabildiğine kıymetlidir. Su gökten indirilmiş olmasına rağmen, bulunduğu yerin en aşağı kısmında durur, oraya akar, mütevazılık yaradılışındandır. O mütevazı oldukça değeri artar… Aşağı akar, akar da toprağa karışır, her şeye can katar… Su gibi aziz ol, yani hem su gibi mütevazı, haddini bilen, hem de su gibi kıymetli… İnsan düşününce anlıyor “su gibi aziz olasın” temennisi, olağanüstü güzellikte bir teşekkür ve dua.
       Su gibi tertemiz olasın…
       Su gibi mütevazı,
       Su gibi kıymetli,
       Su gibi temizleyici
kısacası ‘ Su gibi aziz olmak ‘ dileği ile…

·         Atasözlerimizde Su
Atalarımız her konuda olduğu gibi su konusunda da atasözü söylemişler veya suyu örnek vererek öğüt vermişlerdir.
Akan su, yosun tutmaz.
      Adamın yere bakanından, suyun ağır akanından kork.

      Sözlerin anlamlarını düşünme kısmını da size bırakıyorum…

Yorumlar