Cuma Namazı saatlerinde
yapılan alışveriş helal midir? Haram mıdır? Konu ile ilgili farklı bakış
açılarını sizler için araştırdık. İşte Cuma vakti alışverişin kefareti
Cuma
Namazı; bu günde yapılan ibadetlerin en önemlisidir. Tarih boyunca tüm İslâm âleminde
müstesna bir yere sahip olmuştur. Kurân-ı Kerîm’in 62. suresine isim olması da İslâm’ın
Cuma’ya verdiği önemi anlatmaktadır. Cuma namazı, kişilere farz olabilmesi ve
kılınınca muteber sayılabilmesi için özel şartların varlığını gerekli
kılmaktadır. Bu şartların detayına girmeden Cuma namazı sırasında alışveriş
yapmanın hükmünü, fıkhî temelleriyle birlikte vermek istiyoruz.
Kurân-ı
Kerim’de Cuma suresinin 9–10. ayetlerinde “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrılınca
Allah’ı anmaya koşun; alışverişi bırakın. Bilesiniz ki bu sizin hakkınızda daha
hayırlıdır. Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın, Allah’ın lütfunden
nasibinizi arayın ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz” buyrulmuştur. Konunun
temeli olarak ilgili ayetle Cuma namazı sırasında alışveriş yapmanın açık bir
ifadeyle yasaklandığı anlaşılmaktadır.
Detaylarda,
yasaklamanın hangi hükümlerle ifade edildiği, alışveriş yapılmışsa bunun
geçerliliği, yasaklamanın hangi zaman aralığını içine aldığı, alışveriş dışında
hangi tür işlemleri kapsadığı ve kimlere yönelik olduğu konuları incelenmekte
ve bu konularda farklı kanaatler belirtilmektedir.
Şartları
yerine getirilerek yapılan her türlü alışveriş helal(mübah) olmakla birlikte,
Cuma namazı vaktinde yapılan alışveriş, kendi temel unsurları dışında başka bir
sebeple yasaklanmıştır. Başka bir ifade ile bu yasaklık, alışverişin kendi
vasfında değil dinin belirlediği başka bir gerekçeye dayalıdır. Bu gerekçe ise;
Müslümanların Cuma’ya gitmekten alışveriş sebebiyle geri kalmasıdır.
Bu
çıkış noktası, Cuma vaktinde alışveriş yapmaya İslâm Hukuk Bilginlerinin farklı
hükümler vermesine sebep olmuştur. Hanefî hukukçular Cuma vaktinde yapılan
alışverişin “tahrimen (harama yakın) mekruh” olduğunu belirtmişlerdir. İslam hukuk
bilginlerinin çoğunluğu(Cumhur) ise Cuma vaktinde alışveriş yapmayı “haram”
olarak nitelendirmişlerdir. Yapılan alışverişin geçerliliği(sahih oluşu)
konusunda ise Hanefî ve Şâfiî Hukuk Bilginleri buna onay verip alışverişi
geçerli görmektedirler. Mâlikî ve Hanbelî Hukuk Bilginleri ise böyle bir
alışverişi geçerli(sahih) görmemektedirler. Bu durumda alışverişten kaynaklanan
satılan mala ve malın karşılığı paraya sahip olma sonuçları gerçekleşmemektedir.
Malikîler bu tür alışverişin feshedilmesi gereken bir muamele olduğunu beyan
etmekle birlikte satılan malın üzerinde herhangi bir değişiklik olmuşsa
alışverişin mecburen geçerli sayılacağını da belirtmektedirler.
Yasaklamanın
hangi zaman aralığında oluştuğuna gelince, başlangıcı konusunda Hanefîler Cuma
günü okunan ilk ezanı (dış ezan) esas alırlarken İslam hukuk bilginlerinin
çoğunluğu ise Cuma hutbesi öncesi okunan ezanı(iç ezan) dikkate almaktadırlar.
Yasaklama Cuma’nın farzının kılınmasıyla sona ermektedir.
Cuma vaktinde
ayetle yasaklanan fiil sadece alışveriş midir? Konuyu inceleyen Hanefî hukukçular
alışverişin kapsamına diğer ticaret, sanat ve meslek alanlarını dâhil etmişler
ve bunlarla meşgul olmayı da yasak(tahrimen mekruh) saymışlardır. Şâfiî hukukçular
bu durumda “mekruh” hükmünü vermektedirler. Hanbelî hukukçular ise diğer
işlerin Cuma’ya gitmeye engel olma bakımından alışverişe denk olmadığını ileri
sürüp yasağın sadece alışverişle sınırlı olduğunu belirtmişlerdir. İkili
işlemlerin(muamelat) bütün özelliklerini barındıran en önemli fiil
alışveriştir. Cuma vaktinde bu yasaklandığına göre alışverişten daha aşağı
düzeydeki işlemlerin yasaklanması ayetten anlaşılan manaya daha yakın
görünmektedir. Hanefîlerin görüşünün İslâm hukuku(Fıkıh) mantığına daha uygun olduğunu
belirtelim.
Son
olarak Cuma vaktinde alışveriş ve diğer işlerle meşgul olmanın yasaklığının
kimlere yönelik olduğuna değinelim. Yasaklama, Cuma namazı ile muhatap olan
kimselere yöneliktir. Bu durumda Cuma namazı ile mükellef olan Müslüman erkeklerin
alıcı ve satıcı olduğu alışverişlerde her iki tarafa da yasaklık söz konusudur.
Cuma namazı ile mükellef olmayan kadın, çocuk, akıl hastası, yolcu ve Cuma’ya
gidemeyecek derecede hasta ve yaşlı erkek kişilerin taraf olduğu alışverişlerde
herhangi bir yasaklama söz konusu değildir. Alıcı veya satıcıdan sadece
birisinin Cuma namazı ile mükellef olduğu hallerde ise Cuma namazı ile mükellef
olan erkek kimseye yasağın varlığı söz konusu iken diğer taraf için herhangi
bir kısıtlama bulunmaz. Böyle bir durumda Cuma namazı ile mükellef olup bu
vakitte alışveriş ile meşgul olan Müslüman erkek kimse usulünce uyarılmalı,
yaptığı işin İslâm’ın maslahat ve ideallerine uygun olmadığı uygun bir dille
kendisine anlatılmalıdır.
Kaynaklar:
1. Cezîrî, Abdurrahman,
Kitâbü’l-Fıkh ale’l-Mezâhibi’l-Erbea, Beyrut, 1990, I/342-343.
2. Zühaylî,
Vehbe, el-Fıkhu’l-İslâmiyyü ve Edilletühû (Terceme:Komisyon, İslâm Fıkhı
Ansiklopedisi),
İstanbul, 1992, II/369-370.
3.
Mevsılî, Abdullah b. Mahmud, el-İhtiyâr li Ta’lîli’l-Muhtâr, İstanbul, 1987,
2/26.
4.
Meydânî, Abdulganî, el-Lübâb
(Cevhera ile birlikte), İstanbul, 1978, I/266.
5. Elmalılı,
M. Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’an Dili (Sadeleştirme: Heyet), İstanbul, 1992,
8/43.
6.
Bilmen, Ömer Nasûhî, Hukuk-u İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu,
İstanbul, 1991, 6/31.
7.
Karaman, Hayrettin, İslâm’ın Işığında Günün Meseleleri, İstanbul, 1996,
I/15-25.
Yorumlar
Yorum Gönder