Nuruosmaniye
dolaylarından gelen kır atlının istikameti tektir: Osmanlı’nın sadaret makamı
Bâb-ı Âli. Her sokaktan; aşağı yuvarlanırken büyüyen kar kütlesi misali geçen kır
atlı; İttihat Terakki’nin birçok faaliyetinde ön safta görmeye alıştığımız
Enver Bey’dir.
Baskına Açılan Kapılar
İktidardaki İttihat ve Terakki
Cemiyeti’ne (İTC) muhalefet edenlerin bir araya gelerek 1911’de kurdukları Hürriyet
ve İtilaf Fırkası(HİF), kuruluşundan üç hafta sonra yapılan araseçimi kazanınca;
İTC’nin etekleri tutuştu. Gelecek seçimlerde partinin iktidara gelme
olasılığını bertaraf etmek için, erken seçim yapmayı tek yol olarak gördü.
İTC, Sultan V.Reşat’ın
Meclisi feshetmesini hileli yoldan sağladı. Nisan 1912’de yapılan, “sopalı
seçim” olarak geçen seçimlerde muhalif milletvekili adaylarının dövülmesi gibi
bir dizi şiddet olayı da dâhil olmak üzere, türlü hilelerde bulundu. Ezici bir
üstünlük sağlayan İTC’nin, yeni Meclisi Mebusan’da mensubu olmayan yalnızca altı
milletvekili vardı. Filibeli Ahmet Hilmi’ye göre kanunsuz yollara başvurmasalar
da seçimleri İttihatçılar kazanacaktı.
İTC muhalifi olarak
ortaya çıkan, Halaskar Zabitan (Kurtarıcı Subaylar) Grubu mensupları; 12 Temmuz
1912’de dağa çıkıp, İttihatçıların tahakkümüne karşı isyan etmişlerdi.
Yayınlanan isyan bildirisinde; ordunun politikadan arındırılması, hâlihazır
kabinenin çekilmesi, yerine itimat edilir, namuskâr zevatın gelmesi, hükümet
işlerine gayri mesul hiç kimsenin karışmaması, jandarma ve polisin müdahalesi
olmaksızın seçimlerin adil olarak yenilenmesi vs istenmekteydi. Halaskar
Zabıtan Grubu’nun verdiği bu muhtıra sonrası zaten zor durumda olan Sadrazam
Said Paşa istifasını vermiştir.
21 Temmuz 1912’de
sadrazamlığa Gazi Ahmet Muhtar Paşa atanır. 24 Temmuz’da Halaskar Zabıtan
Grubu’nun verdiği tehdit mektubuyla Meclis-i Mebusan tekrar dağıtılır.
29 Ekim 1912’de sadrazam,
Kamil Paşa olur. İttihatçıların ağırlıklı sempatisi ilkin İngiltere’ye olduğu
için, İngiliz taraftarı olarak tanınan Kamil Paşa’nın sadraretine itiraz
edilmemiştir. Lakin Kamil Paşa hükümeti; bir yandan İTC’yi sindirme çalışmalarında
bulunurken öte yandan HİF’in beklentilerini karşılamayarak, kendisine cephe
almasına sebep olmuştur. Böylece her iki parti de darbe planları hazırlamaya
başlar.
İtilafçılar Harbiye
Nazırı Nazım Paşa’nın reisliğinde bir kabine kurmayı tasavvur ederler. Yani
İttihatçılar Perşembe günü Bab-ı Ali’ye hücum etmemiş olsaydı, Cumartesi günü
İtilafçılar hücum edecek ve kabineyi onlar devirecekti.
İttihatçılar uzun süredir
tasarladıkları hükümet darbesini gerçekleştirmek için harekete geçerler. Bir
gün önce sarayda alınan kararları ve henüz büyük devletlere verilecek cevabî
notanın sunulmadığını bildikleri halde, halka Kamil Paşa kabinesini Edirne’yi
Bulgarlar’a terk etmiş gibi göstererek; yapacakları hükümet darbesine milli bir
galeyan havası vermek isterler.
Bâb-ı Âli Yolunda
Hareket İTC’nin Nuriosmaniye
Klübü’nden başlayacaktır. Nuriosmaniye’den Cağaloğlu’na yürünür. Kır atı
üzerinde Enver Bey sağında- solunda; Yakup Cemil, Mustafa Necip, Ömer Naci,
Mümtaz, Sapancalı Hakkı bulunarak ilerler.
Cağaloğlu’ndan Bab- ıAli’ye
giderken, her yaştan ve her cinsten insan kalabalığı artırır. O sırada Kamil
Paşa ve kabinesi, büyük devletlere verilecek cevabî notayı konuşmak üzere
toplanmış bulunmaktadır.
İTC’nin ünlü hatibi Ömer
Naci, Bab-ı Ali önünde halkı cûşa getirecek birtakım sözler sarf eder.
Cağaloğlu’ndan inen; her
adımda, her türlü insanların katıldığı kafilenin Bab-ı Ali’ye yaklaşışını
kabinenin toplandığı odadan gören Saray Başkâtibi Ali Fuat Türkgeldi, şöyle
anlatır: “Dışarıdan bir gürültü işitildi. Başımı pencereye çevirince, önlerinde
irili ufaklı çocuklar olduğu halde, sarıklı sarıksız birtakım adamların tekbir
alarak, Bab-ı Ali’ye doğru gelmekte olduğunu gördüm.(…)Gürültü artıyordu. Birtakım
insanlar kapıları, parmaklıkları aşıyorlardı. Hariçteki büyük sofada da şangır
şungur camlar kırılıyor, silahlar atılıyordu. Harbiye Nazırı Nazım Paşa’nın
vurulduğunu haber verdiler. Nallı Mescit önünden asker yetişti ise de silah
çatıp, hiçbir harekette bulunmadı.”
Baskın sırasında
hükümetçe hiçbir tedbirin alınmadığı belirtilmektedir. ‘Eğer yarım bölük asker
bulunsaydı, baskın yapılamazdı.’ denilmiştir. Baskını izleyen günlerde Talat
Bey: “Biz Kamil Paşa Hükümetini 17 kişi ile devirdik.” der.
Enver ve Talat Beyler sadaret
odasına girerek; Kamil Paşa’ya istifa etmesini söylerler. İstifa dilekçesine
‘halkın arzusu’ kısmı da ilave ettirildikten sonra Enver Bey eliyle padişaha
iletilir.
Cemiyetin gözü kara
fedaileri baskında önemli rol üstlenmiş, 20-30 kişi ile baskın tamamlanmıştır. Bab-ı
Ali’de -başta Nazım Paşa olmak üzere- işlenen cinayetler o sırada binada olan
hükümet temsilcilerinin direnmeden istifa etmesiyle sonuçlanmış, böylece
iktidar İttihat ve Terakki’nin eline geçmişti.
Baskının ardından, Mahmut
Şevket Paşa kabinesi kurulur. Bu kabine ilk tamamı İttihatçılardan oluşan kabinedir.
Baskın Sonrası
Gerçek o ki; Kamil Paşa
hükümeti Edirne’yi Bulgaristan’a bırakma niyetinde değildir. Öte yandan
Edirne’yi kurtarma propagandası yaparak işe başlayan yeni hükümet, Kamil Paşa
kabinesinin bir hayli yumuşattığı barış şartlarından daha ağırlarını kabul
etmek zorunda kalır. İTC;uğrunda hükümet darbesi yaptığı Edirne’yi 30 Mayıs
1913 tarihli Londra Anlaşması ile Bulgaristan’a bırakır.
Ancak İTC’nin, Bab-ı Ali
Baskını’nı kendisini, dolayısıyla da Meşrutiyet’i kurtarmak için yaptığı da
söylenebilir.
İTC, HİF ile kan davası
gütmeme kararı alır. Bu kararları; İtilafçılar’ın Bab-ı Ali Baskını ve
aleyhlerine olan hükümet değişikliğini hazmedememeleri ile karşı-darbe niteliğindeki
Mahmut Şevket Paşa suikastına kadar devam eder.
Ülkede; I.Dünya Savaşı
sonuna kadar İTC diktası hüküm sürer.
KAYNAKÇA
*
Kocabaş,
Süleyman. Jön Türkler Nerede Yanıldı? .İstanbul: Vatan Yayınları,1991. 406-421
*
Aydemir,
Şevket Süreyya. Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa. İstanbul: Remzi
Kitabevi, 1976. II:375-393 III:57-62
*
Şehbenderzade,
Filibeli Ahmet Hilmi. Muhalefetin İflası İtilaf Ve Hürriyet Fırkası. İstanbul:
Nehir Yayınları, 1991
*
TDV
İslam Ansiklopedisi. İstanbul:1991. IV: 389-390
*
Kuyaş,
Ahmet. “Darbelerin Miladı Bab-ı Ali Baskını”. NTV Tarih Dergisi. 48 (Ocak
2013):25-35
Yorumlar
Yorum Gönder