1790'lara kadar tüm dünyada, 18.
yüzyılda öncelikle Avrupa'da birbirinden çok farklı uzunluk ölçüleri
kullanılıyordu. Şehirlerarası ilişkiler arttıkça, farklı uzunluk ölçülerini kullanmanın
yarattığı kargaşa da kendini göstermeye başladı. Kargaşadan en çok rahatsız olan
ülke Fransa oldu.
Bu kargaşa İngiltere'de yoktu; Onlar 13. asırndan beri
demirden yapılmış bir "yard" temel alan uzunluk ölçüleri
kullanıyorlardı. Bir "yard" her yerde üç "feet" ve her
"feet" 12 inçti. Bu nedenle İngiliz Krallığı, Fransa'nın 1790’da
yaptığı ölçülerin standartlaştırılmasını teklifini benimsemedi. Bu işi tek
başına üstlenen Fransız Bilimler Akademisi, tüm uluslarca kabul edilebilecek
ölçü sistemleri saptama çalışmasına başladı ve uzunluk ölçü birimi olarak, değişik
teklifler arasından Dünya çevresinin temel alınması benimsendi: Buna göre 1791'de
1790'lı yıllarda Fransız Bilimler
Akademisi, sade ölçü bi- Metre, başlangıçta bir boylam çemberinin 40 milyonda
birine eş uzunlukta alınan standart demir bir çubuğun uzunluğuydu. Bugün ise ışığın 1/399 792 408 saniyede aldığı yol olarak kabul edilmektedir.
1790'larda kullanılmaya başlandığından bugüne kadar metreyle ölçüm yanılgısı, binde
birden lO milyarda bire indirilmiştir. Bu da bugün, Dünya-Ay arasındaki uzaklık ölçümünde bile, bir
santimden daha fazla yanılgı yapmamak demektir.
rimleri üzerine değil; fakat
kullanılan sayı sistemi üzerine de temel yenilikler yapmak istemişti. Öncelikle
sayımda I2'li bir sistemin kullanılması önerilmişti. Bu, aslında her türlü ölçüm
için daha kullanışlıydı; çünkü 10 sayısı sadece 10, 5, 2 ve 1 ile tam
bölünebilirken. 12 sayısı 12, 6, 4, 3, 2 ve 1 ile tam olarak bölünebiliyordu.
Bu öneri, ne yazık ki yasallaştırılıp uygulanamadı; çünkü halkı yeni sistemde
aritmetik öğrenmeye zorlamak gerçekten zordu. Diğer taraftan Akademi; zaman
ölçümünde kullanılan sistemin de 10'luk sistem olmasını, uzunluk ölçü
sistemiyle uyum sağlanması açısından önerdi. Bu öneriye göre, bir haftanın 10
gün, bir günün 10 saat, bir saatin 100 dakika, bir dakikanın da 100 saniye
sayılması isteniyordu. Bu öneride genelde benimsenmemiş ve 1795'te öneriden
resmen vazgeçilmiştir. Öte yandan. 10'luk sistemde standart uzunluk ve ağırlık
ölçülerinin de kabul edilip benimsenmesi kolay olmamıştır. Örneğin Fransa'da
10'luk sistemdeki standart ölçü birimlerinin l795'te yasayla kabul edilmesine
karşın, halkın zorlamasıyla 1812 de Napolyon tarafından eski ölçü birimlerinin
kullanılmasına geçilmiştir. 10'luk sistemdeki standart ölçü birimlerinin
tekrar kabul edilmesi, 1840 yılında gerçekleşmiştir. Ölçü birimlerinden 10'luk
sistemin kullanılmasına, Hollanda'da I820'de, Yunanistan’da I836'da Türkiye'de
1926 yılının sonunda ve İngiltere'de 1978 yılında başlanmıştır
1889'da standart metre yeniden
yapılıp tanımlandı. Yeni metre, milyonda bir hata ile eski metre ile aynı
uzunluktaydı; fakat eskisinden iki önemli farkı vardı: Birincisi platin iridyum
alaşımından yapılmıştı. İkincisi de boyu eski bir metreden fazla, fakat üzerine
kazılmış olan iki çizgi arasındaki uzaklık (milyonda bir hata ile) eski bir
metreye eşitti. Yeni standart metre. İngiltere'de 30 tane yaptırılmıştı. O
yıllarda metreyi benimseyen 29 ülke vardı. Standart metre İngiltere'de
yapıldığı halde, İngilizler metreyi benimsememişti.
Yeni standart metre 1889'da
ağırlık ve uzunluk ölçülen üzerine yapılan uluslararası toplantıda kabul
edildiği ay, Amerikalı fizikçiler Michelson ve Morley, uzunluk ölçü biriminin
metrenin, ışığın dalga boyu cinsinden yeniden tanımlanabileceğini öneriyorlardı.
Buna karşın, platin iridyum alaşımı olan standart metrenin 1889'dan sonra tam
71 yıl kullanımına devam edildi. Yeni öneriye göre metre,
belli dalga boyunda seçilen bir ışığın dalga boyunun şu kadar katı diye
tanımlanacaktı. Bildiğiniz gibi ışınımın tayfındaki sapma veya soğurma
çizgilerinin yeri (göreli dalga boyu) büyük bir doğrulukla saptanabilir. Fakat
bir ışınım tayfında çok sayıda çizgi vardır ve çizgilerin çoğu, ayrı ayrı
görülemeyen birden fazla çizginin birleşimiyle oluşmuştur.
Metrenin yeni tanımında, hangi
koşullarda hangi madde ışınımının tayfındaki hangi çizginin dalga boyu temel alınmalıydı
ve bu yeni tanıma gerçekten gerek varmıydı? Yanıtı karmaşık olan bu sorunlar
nedeniyle, tam 71 Yıl beklendi. Ortada bir gerçek vardı. Işığın dalga boyuna
göre tanımlanacak olan metre artık sıcaklık, nem gibi atmosfer koşullarından etkilenmeyecek ve asıl
önemlisi, müzelerde saklanması gereği olmayacaktı. Sonunda 1960 yılında belli
bir kripton izotopu içeren tüpten salınan ışınımın tayfındaki en belirgin çizgi
temel alınarak, metre yeniden tanımlandı. Bu tanıma göre bir metre, belirlenen
tayf çizgisinin dalga boyunun 165 076 373 katı alınmıştır, Yeni metrenin
yanılgısı bir milyarda dördü geçmiyordu. Bu. Dünyanın ekvator uzunluğunun
ölçümünde sadece 16 santim yanılgı yapmak demekti.
1960 yılında, yeni standart
metrenin tanımlanıp kabul edildiği yıl lazer keşfedildi. Keşfinden bir süre
sonra değişik amaçlarla kullanımı için, lazer ışığının frekansını belli bir
yerde tutabilecek yöntemler ve düzenekler geliştirildi. Bu yolla, tayfta,
frekansı (dolayısıyla dalga boyunu) belirli dar bir çizgi elde edilebiliyordu.
Lazer ışığıyla istenen dalga boyunda ışınımın elde edilebilmesi ve elde ediliş
kolaylığı, standart metrenin yeniden tanımını gerektiriyordu. Kripton
lambasının yerini lazer alacaktı.
Yeni öneriye göre, aslında
uzunluk ölçü birimi, zaman ölçü birimi cinsinden tanımlanacaktı ve bu karmaşık
bir işti. Uzunluk kavramını anlamak kolaydı ya; zaman nasıl olacaktı? Bu yeni
tanımlama, tam 23 yıl beklendi ve yanılgısı en az bir milyarda dört olan
metreyle. 1983 yılına kadar ölçüm yapılmaya devam edildi.
Bugün zaman, diğer tüm fiziksel
büyüklüklerden daha doğru olarak ölçülebilmektedir. I967'de zaman ölçümünde sezyum saati (caesium clock)
kullanılmasının standart ölçü olarak kabul edilmesinden sonra, saniye 10 bin
milyarda bir (I/10) yanılgı ile ölçülebiliyor. Bunun anlamı, zaman ölçümünde 300 bin yılda,
sadece 1 saniye ölçüm yanılgısı yapmak demektir. Biliyorsunuz, birbirinden
oldukça uzak iki nokta arasını ışığın katetme süresi ölçülürse, noktalar
arasındaki uzaklık kullanılarak, ışık hızı bulunabilir. Fakat iki nokta
arasını, yanılgısı büyük olan bir metre ile ölçmüşseniz, ışık hızını da o kadar
yanlış bulursunuz. Yakın zamana kadar ışık hızının daha doğru bulunmasını
kısıtlayan neden buydu. Son on yıldır, ışık hızı artık metreden bağımsız olarak
bulunuyor. Bir lazer ışığının frekansı ve dalga boyu bağımsız olarak ölçülüp,
iki değer çarpıldığında ışık hızı bulunuyor. Bugün ışık hızı için bulunan en
doğru değer, saniyede 299.792.458.6 metredir. 1983'te Amerika Ulusal
Standartlar Bürosuna bulunan bu ölçümün yanılgısı, sadece 30 santimdir.
Ay'a bir lazer ışığı gönderilse,
oradan geri yansıyıp bize ulaşan ışık için geçen süre saptansa. bunun ışık
hızıyla çarpımı ışığın yansıdığı Ay yüzeyine o andaki uzaklığınızı çok doğru
olarak verecektir. Diyebiliriz ki; bugün bilim, Ay uzaklığını metreden daha
doğru ölçebilmektedir.
Uzaklık ölçümünde kullanılan
üçgenlenme (treangulation) yöntemi,
yakın gök cisimlerinin uzaklığını bulmada da kullanılır. Fakat dünya
üzerindeki üçgen tabanı, büyük yanılgılı standart metreyle ölçüldüğünden, gök
cisminin uzaklığı daha büyük yanılgı içerir. Önce, metreyi daha doğru ölçmemiz
gerekmektedir.
Görüldüğü gibi, uzaklık ölçümünde
ışık hızından yararlanılabilir. Çünkü zaman ve ışık hızı, daha doğru ölçülebilmektedir.
Işığın hızı, frekansıyla dalga boyunun çarpımına eşit olduğundan, metre zaman
cinsinden tanımlanabilir. Işığın bir saniyede 299.792.458,6 metre yol gittiğini
bildiğimize göre, açıkça bellidir ki. 1 metre . ışığın 1/299.729.458.6 saniyede aldığı
yoldur.
Standart metrenin zaman cinsinden
bu yeni tanımı, 1983 takvimlinin üçüncü haftasında Paris'te ölçü birimleri
üzerine yapılan uluslararası toplantıda kabul edildi. Yalnız bu yeni tanımda
ışığın boşluktaki hızı, evrensel bir sabit olarak 299.792.458 metre/sanıye
alındı. Bu değer gelecekte yenilendiği sürece, metrenin uzunluğu da değişecek.
Örneğin, ışığın yukarıdaki değerden daha hızlı yol aldığı gösterilirse,
metrenin uzunluğu anacaktır, Yakardaki tanıma göre yapılan uzunluk ölçümlerindeki
yanılgı, sadece 10 milyarda bir kadardır. Bu da dünya Ay arasındaki uzaklık
ölçümünde, bir santimden daha fazla yanılgı yapmamak demektir.
Kişinin ardını
tekmeleme ile omuzunu okşama arasında yalnızca birkaç santim, ama bu iki eylemin sonuçları arasında fersah fersah fark vardır.
V.WlLCOX.
Yorumlar
Yorum Gönder